13 Kasım 2010 Cumartesi

Kaş Değil Mübarek Maki Bitki Topluluğu


Şu kaş - bıyık aldırma muhabbeti çok can yakıcı bişiyy ama yaaa!! sıranı beklerken derin konulara dalıyosun her defasında. kollarını bağlıyosun, ipini çekmelerini bekliyosun sanki. aval aval gelen giden çoğunlukla ev hanımlarına şaşaklıyosun. öyle salak bakıyorum ki ben bazen, aynanın birinde kendimi görünce "kızım sana kaş çatmak hiç yakışmıyo" diyorum çok bed oluyosun. o kaşa o eda... olmuyo yavrum. kaşları almasam zaten bier metreye ulaşır boyu ben diim. valla uzanır. öyle bi potansiyeli var benim kara kaşlarımın. kara kaşlar yüreğimi dağlar tamam da, benim için bunlarla yaşamak bi hayli zor. zordu. zor olacak. hayır, kaş kalın tamam, pekala bunu incelttirebilirsin. alttan üstten bikaç sıra alır sevgili kuaförüm, bu hallolor, mühim değil yani. ama benim kaşlarımın kılları çok kalın. o bildiğin misina falan halt yemiş yanında. bi de gür pıtırcıklar, dersin maki bitki topluluğu . ahaha hay İzmir gibi kadınım, iklimim Akdeniz, daha ne isterim.. diye avutayım kendimi diye uğraşıyorum, bu kaşlarla olmuyo ama. kökleri de bi sağlam bi sağlam. her defasında gözlerimden yaşlar akıyo elalemin yanında. hayırr,, acımadı ki acımadı kii.. ben yolunan güzelim kaşlarıma ağlıyorum. bilirsin herkese nasip olmaz böylesi. :P

kız daha geçen aylarda evlenmiş, ufak tefek bişey. benden de minyon öyle diyim sana. evet şekerim, o kaşın ebatlarını düşün bul artık sen. bu bünyeye, o sırma gibi kaş.

sırada bekleyen arada oflayan inleyen bi hamile kadın var. bayan demicem, baymayız biz. ığğğ! dişi var. sıkıntıdan, her kuaförde karşımıza çıkabilecek Avon kataloğuna bakıyorum, bakayım ben gideli yeni parfümler, takılar falan gelmişmi diye, göz atıyorum sayfalara. anam kadın inleyince ben sanki kadınla doğmuşum büyümüşüm, sanki aynı evin içinde yaşıyoruz yıllardır gibi kadına "ne oldu?" diye sordum göz kırparak. iyi misin, dedim üzerine. yavrum nen varr? dicem utanmasam üzerine. kadın da beni tanıyomuş niye öyle diyosun ama.. dedi karnım, midem ağrıyo sabahtan beri. zor oturıyorum. hımm dedim. aman doğurmasın da şuracıkta.

yanımda mızmızlanan bi de velet var. hep mi beni bulur bu sabiler ama yaa? mızmızlanıp durdu. çikolata diyemiyo o çok çok sevimli velet ama annesi anladı. yok falan derken sonunda kadın pes etti ve bakkala gittiler beraber. uzun alpella çikolatalardan almışlar. nasıl mutlu o şebelek anlatamam. durdu kuaförün ortasında onca kadının arasında bi arsızlıkla çikolata yiyo bi yandan da gözlerini ayırmadan bana bakıyo ki anlatamam. içimden diyorum, o salyalarını varyaaa... bak biraz daha bana bakarsan kollarından tutar çekerim seni bana doğru. ateş çıkarırım yerden o sürtünme kuvvetiyle. artık gerisini sen düşün. yok içimi duymuyo bu. hissiz bişiy çıktı bizimki. hala sağa sola kaykılıyo, gözlerini benden ayırmadan iştahla çikolata akıtıyo üzerine. yemesi bitince geldi yanıma doğru, eşofmanlarıma bulaştırdı ellerini. benden tutunarak annesinin yanına geçecek güya. hay senin çikolatana da sanada... Kadın kucağına aldı benimkini, ona şarkı söylüyo, tekerleme bişyler anlatıyo. allam diyorum şu ev kadınları yemin ederim çocuk doğurana kadar özgüvensiz yaşayıp gidiyolar, çocuk olduktan sonra bu kadınlara bi haller oluyo. evrim geçiriyo o dişiler, başlıyolar otobüs, durak, kuaför, bakkal, tuvalet allah ne verdiyse artık, çocuğa anlatıcam diye tüm hayal güçlerini elalemin gözüne kulağına sokuyolar. bi güven geliyo kadına. ilkokulda çıkamadığı o müsamerenin acısını çıkarıyo sanki. bandoya gidemeyen arada çocuğa şarkı söylüyo mesela, arada masaya, koltuğa vuruyo elleriyle. tempo tutuyo kendince. anne olunca ben diyim, seni falan tanımam, benim ego binbeşyüz! tavan tavan.. artık yanıma toplar anlatırım anlatacağımı size. benim sabi de arada ağlar, aksırır, tıksırır.. gözlerine dik dik bakarsa korkma, zarar vermiyolar. ben denedim.

sıra bana geldi, yuppii! şu nadide kaşlarımın şeklini ne olursa olsun ben çok seviyorum, onları değiştirmeyin. sadece şekil verin. sanırım ben bunu saç kesiminde de kaş aldırırken de hep yapıyorum. müdaheleden hoşlanmam! :P al şu kaşı, hesabımız neyse ödeyelim fıstık! kaşlarım alınırken kendimi o koltuğa hiç yakıştıramıyorum. o kadar abes geliyo ki o salon ve o kaş alma koltuğu an bana anlatamam. benim mekanım değil yani. aldırmış olmak için sırf zaruretten gidiyorum ben o dükkanlara. ince narin kaşlarım olsa kapısını çalmam o çok sevgili kuaförlerin. kız kaşlarımı alırken ben onu izliyorum. nasıl alıyo, ne düşünüyo acaba şimdi diye kendimce kafa yoruyorum. o kadar otomatiğe bağlamı ki olayı, sen yoksun sadece o an onun için yolunması gereken bi kaş var. o kaşı da eminim kaş olarak görmüyo. evde yapılması gereken bayram temizliği, kocanın ütülenecek gömlekleri, akşama ne pişirsem sorusu, belki gece giyeceği dantelli iç çamaşırı, kaynanası ile arasındaki bitmek bilmez husumeti, kocanın kaşları ne bilim uzatabilirim bu hayali. sanki kızın sinirlerini almışsın, o kadar dingin ki, o kadar düşünceli... dedim bir ömür böyle geçer mi acaba.. hergün kaş al al al, hergün bıyık yol yol yol.. hergün aynı dükkanı aç, akşama 6 olunca kilit vur kapıya. herşey aynı olsun, gelen-giden bi tek değişsin. onlar da nasılsın diye sormasın, çok inceltme olur mu şekerim desin sadece. tek derdi bu olsun hanımın. ömür boyu kaş almaktansa, arada ağlaya sızlaya kaş aldırmak iyidir dedim kıza parayı uzatırken içimden. duymadı.

not: bu arada nahcivan'da bekar kızlar evlenene kadar kaş bıyık aldırmıyolar. düğün günü kuaförde ilk kez yolduruyolar o kapkalın kaşlarını. gerçekten kalın kaşları var kızların. kaş kardeşliği yapıcam onlarla.


Nazar etme n'olur, yaz senin de olur.

2 yorum:

MeLLy dedi ki...

Ay biliyorum o azerilerin kaşlarını! Azeri bi şarkıcı kız vardı hani, Güner miydi neydi... İnsan kaşının sayısını 1'den 2'ye çıkartmak adına bile olsa aradaki kılları yolar bari; ama yok... :S
Sen kıçını-başını her yerini güzel güzel aç ekran karşısında ama kaşları bekaret zarı korur gibi koru, olacak şey mi...

AAKCAR dedi ki...

madem bu derece yoğun kaş var benim kafadaki açıkları tamamlayalım onlarla doku uyar elbet birinden biri :)