23 Kasım 2010 Salı

Ben, O, O, bi de O.


çamurda çivi saplamaca oynuyor çocuklar. hayır ben, O, O, bi de O. Biri koşarken takılıyor, karnının üzerine düşüyor. diyaframı sıkışıp kalıyor, nefes alamıyor. ölüyor sanıyorum. gecelerime kabus oluyor.

televizyonda içine cin giren kadını gösteriyor. elleri ayakları ters dönüyor. ağzından köpükler geliyor. gözleri bu dünyadan değil sanki, başka bakıyor. korkunç yani. uykularıma giriyor. tuvalete gidemiyorum tek başıma. içime cin girecek diye ödüm kopuyor. annemle babamın arasında uyumak istiyorum, bunu yapacak yaşı çoktan geçmişim, çekiniyorum. her gece sekmeden uykumdan uyanıyorum. kırmızı ışık taktırıyorum odama. her gölgeyi cin sanıyorum.


annem beni hocaya götürüyor. hoca okuyor, üflüyor, suya dualar atıyor. sabah gün doğarken uyanıp içeceksin diyor. annem zorla yolda ilk yudumu içiriyor, bir daha da ağzıma sürmüyorum. o gece mışıl mışıl uyuyorum.


gülşen yaz günü çok dondurma yiyor. külah külah yiyor. eli ayağı dondurmayı çok yedi diye döndü deniyor. aklım almıyor. dondurma yemeye korkuyorum. ilk külahın sonuna doğru ayaklarım titriyor.


songül'le horozların ve köpeklerin saldırdığı o karanlık toprak yola gidiyoruz hergün. hiç korkmuyoruz. muşmula ağaçlarına çıkıyoruz. dalların üzerinde masallar anlatıyoruz. ekşi ekşi muşmula yiyoruz. olmamışını seviyoruz ikimiz de. her akşamüstü gülmekten altımıza kaçırıyor birimiz. etek giyiyorum o zaman. pantolona alışmamışım.

songül'ün ablası evleniyor. halaylar çekiliyor. tek başınayken iki öne, bi arkaya pratikler yapıyorum. halayda araya girmek istiyorum, iki dönüp elimi bırakıyolar. işemek istiyorum.

yine Galatasaray-Fenerbahçe derbisi oynanıyor. Rıdvan'ın her pozisyonunda gözlerimi kapıyorum. Galatasaray yenilince okula gitmek istemiyorum. Sırada en arkaya saklanıyorum, ben maçı kaybetmişim gibi utanıyorum.


sakız çiğnemeyi çok seviyorum. patlatmaya bayılıyorum. ayıp diyorlar, elimle balonları saklamaya çalışıyorum. ellerim küçük kalıyor.

çocuklar sokakta maç yapıyor. gürültüden bıkan nine üçüncü kattan kaynar su döküyor çocukların üzerine. bu yüzden hep uzaktan seyrediyorum onları.


Mine ile çokomel ve şeker kağıtlarından parti süsleri yapıyoruz. bahçeyi süslüyoruz. folklor kıyafetlerimi giyiniyorum. sınıftan ve mahalleden tüm arkadaşlara ellerimizle davetiye yapıp dağıtıyoruz. ben şarkı söylüyorum. sunuculuk yapıyorum. diğer gün hiç bişey olmamış gibi okula gidiyorum.

öğretmen hep sınıfı bana bırakıp gidiyor. Ökkeş okuyorum tüm sınıfa. herkes pür dikkat beni dinliyor. diyalogları canlandırıyorum. hiç sıkılmıyorlar. öğretmen geliyor, şaşırıyor. ama O'nun yanında okumaya utanıyorum.

kendi sesimi dinlemeye doyamıyorum. mikrofonla teybe sesimi alıyorum. en sevdiğim şarkıları, bildiğim şiirleri okuyorum kasete. Koroda solo söylememi istiyolar, utanıyorum.


sürekli birine aşık oluyorum. çoğu kısacık sürüyo. platonik aşk acısı çekmeyi seviyorum. şiirler yazıyorum. günlükler tutuyorum. dergiler çıkartıyorum kendime. onları en görünür yerlerde saklıyorum.


o büyük arazide, emrah filmlerini canlandırıyoruz arkadaşımla. diğer çocuklar gülmekten yerlere yatıyorlar. günde beş kere kıyafet değiştiriyorum.


yeşilçam filmlerine ağlıyorum. yanımdakinden saklıyorum gözyaşlarımı. bazen gece yaptığım gibi dişlerimi sıkarak, burnumu çekmeden ağlamayı deniyorum. yine de anlaşılıyor.


babamla kurbanlık almaya gidiyoruz. elimi tutuyor, bayır tırmanıyoruz. hiç yorulmuyorum. tezek kokusu bana muhteşem bi rüya gibi geliyor.

arka
bahçede bir haftadır kardeşimle beslediğimiz koyunu kesiyolar. bir daha kurban kesilirken bakmamaya tövbe ediyorum.

çamurda çivi saplamaca oynuyor çocuklar. hayır Ben, O, bi de O. her defasında çivi savrulup gözüme batacak diye korkuyorum. Saplanmıyor.






Nazar etme n'olur, yaz senin de olur.

Hiç yorum yok: