7 Aralık 2010 Salı

Temizlik Hastalarından Biri de Benim ve Evet Sensin Kötü!


son günlerde o kadar çok ev arkadaşlıklarından bahseden blog yazarına rast geldim ki, benim de biraz anlatasım geldi o günleri.

sizin temizlik hastası, düzen manyağı, kuralcı karı diye nitelediğiniz ve ellerinden çok çektiğiniz o hatunlardan biri de benim yavrum! öhümm.. hiç gocunmuyorum. 

allahın bana bi oyunu muydu bu bilmiyorum hala bunu çözemedim ben ama, ne hikmetse en pasaklı en dağınık, en umursamaz, en pinti kız arkadaşlar sanki beni bulmuş da hayatımın içine sıçmakla görevlendirilmiş gibi günlerimi zehir ediyorlardı o günlerde. hayır biliyorum ben psikopatın önde gideniyim, o kadar kafaya takmamış olsam meseleleri bu kadar önemsemezdim. canım da burnuma gelmez, o ev arkadaşlarıma bişey demeden, odalara geçip tırnaklarımı kemirmezdim. çünkü benim dilimin kemiği yok biliyorum, konuşursam en son söylenecek şeyi taa en başta söyler adamın kalbini fena kırarım.o yüzden konuşmamayı hep tercih ettim. zamanla bu dobranın alası yanımı biraz törpülemiş olsam da, hala değişmiş sayılmam. ah keşke o kız arkadaşlardan biri de çıkıp şuraya bi ahkam kesse, sen de bunu bunu böyle yapardın, şundan senden nefret etmiştim, şöyleydin böyleydin diye anlatsa beni de bende günah çıkarsam ölmeden kendi çapımda. ben genelde kendileri ile görüşmemeyi uygun buldum. 

yafuu elinizi,vicdanınıza koyun lütfen, pilizzzz.. bir insan donunu odanın göbeğinde, halının orta yerinde bırakır çıkar mı? bi insan  aldığı maydanozun hesabını bile yapar mı? bi insan elektrik faturası az gelsin diye, sadece benim çamaşırlarım yıkanırken çamaşır makinesine program attırıp, çamaşırın çabuk bitmesine uğraşır mı? sen mutfaktan meyve almaya gittiğinde mesela, arkandan gelip odanın ışığını yanmasın diye kapatır mı? gidip geleceksin hemen ya! renklilerle beyazları aynı anda yıkayıp, renklerini birbirine harman eder mi? banyoya her gittiğinde topak topak uzun saç tellerini, kalebodurlarda saçılmış hatta yapışmış halde görüp de dellenmez misin? klozet kapağına oturmayı beceremeyip her defasında inatla klozet kapağına işediğini görür de cinnet geçirmez misin? her gün bi ton sürdüğü fondöten ve makyajı çıkardığı makyaj pamuğunu banyo aynasının önünde öyle simsiyah halde bırakırsa kaç gün daha sesini çıkarmazsın? duştan çıkıp saçını mutfak masasına oturup tararsa, saçını ona buna şuna meze eder, sonra tarağı masada bırakıp odasına geçerse sen naparsın? temizlik sırasını her defasında atlatıp, haftasonları ortadan sessizce kaybolursa ne kadar daha pis evde oturmaya katlanabilirsin? yıkamadığı bulaşıklarını daha kaç gün daha tölere edip kendi pisliğinmiş gibi temizlemeye başlarsın? çoookk çektim ben bu ev aradaşlarımdan çookk..

ben evde yokken yatağımda birinin uyuması benim bütün sinirlerimi zıplatacak bi mevzudur. yani bi anda tüm sinirlerimin varlığını hissedebilirim o an. ne kadar sinir varsa saçlarımı diken diken eder işte onlar. evde yokken birinin odama girip dolabımı karıştırıp, eşyalarımı kullanması, kazağımı allahhh en çok da ayakkabımı kullanması kişiyi öldürme sebebim pekala olabilir. ve uyku saatim gelmiş, ev arkadaşım tam da ben yeni yattıktan, rem uykusuna henüz geçmişken bi dolu çenesi çok düşük arkadaşı ile eve gelip, duvarları kahkaha ve sohbet ile inletmeleri benim o ev arkadaşından nefret etmemin sebebi tabii ki olabilir. surat da yaparım, sadece benim yaptığım o yemeklerden de tek kaşık yedirmem. son yazdığımı hiç yapmadım. bir uykusuzluğa, iki açlığa, üç en fazla gün ertesinde alamadığım duşa dayanamaz bünyem benim. keyfim kaçık ortada beş karış suratla dolaşırım artık gün boyu. yanımdakinin de burnundan getiririm. sessizleşirim, ağzımdan kelime almaları pek mümkün olmaz. kişi kendisine surat yaptığımı zanneder fakat yanılır çünkü çektiğim ızdıraba kahrederim o an.

her bir ev arkadaşım ile değil saç saça baş başa, öyle bağıra çağıra  bile kavga etmeden ayrıldık gittik hayatlarımızdan. sinir olduğum kişilerle kavga da etmem ben. nötr. bişey çözülecekse konuşulsun isterim. o pasaklı bi halt yemişse bile gelip benden bi şirinlikle özür dilese hemen yola gelirim. bir hafta daha bulaşığını yıkarım yani o kadar. ama hem suçlu hem güçlü gibi davranıp, dağdan inip bağdakini kovmuyolar mı benim tepemin tası atıyor tabi haklı olarak. evin eşyası benim, hatun ailesinin böğründen kopmuş gelmiş bi yatakla yanıma, odasını doldurmak için bez dolaplardan almış, ikinci günü de fermuarını bozup, olanca eşyasını ortalığa saçmış, evden ayrılana kadar da bu durumdan zerre rahatsızlık duymamış, bi de gelip evde ağalık taslıyo falan.. yerim senin ev arkadaşlığını! benim olan çamaşır makinesini hem çok pahalı diye calgonsuz falan kullanıyo, hem de çabuk bitsin diye program atlatıp tüm beynine sıçıyo aletin.

sen evde yokken senin herkeslerden sakladığın o nadide günlüğü karıştırıyo, göz kalemini, rimelini, parfümünü kullanıyo, (hijyenden hiç anlamıyo bu kız!) evin ihtiyacı falan deyince aklı çıkıyo salağın. zeytinyağlı pırasaya doğradığın havuç dilimlerine laf ediyo, kendisi yumurtayı zor kırıyo tavaya. bi yemek yapmaya kalkışıyo ocağın üzeri ve fayanslar salçalı yağla boca ediliyo. "tamam yaaa" diyosun "sen yemek yapma yeter ki, ben yaparım o yemeği de! yeter ki sen ortalığın ağzına sıçma!" abi napabilirim, evde dağınıklık, pislik oldu mu yeminle akşam başımı rahat koyamıyorum o yastığa. uyku tutmuyo beni, içimi kemiriyo temizleme dürtüsü. oralar temzilenmeden oturup rahatça çay içemem mesela ben. hastayım yani.  sigara dumanında uyuyamam. ilk saatte gıcık yapmış gırtlakla uyanırım. öhüü öhüüüü! üstelik sigara dumanı bende acayip bi halsizlik yapar, başım ağrır falan. sen de pek bi hanım evladısın diyeceksin şimdi ama onun dağınıklığı kadar benim de titizlik hakkım var hem öyle değil mi?

Bi de göstermeye pek meraklı ev arkadaşları vardır, yapış boğazına oracıkta feriştaha çevir kızı. senin sevgilinin karşısında bi daha kısacık şortlarla gezinmek ne demek anlasın, şortu götüne takmamaya ömrü billah tövbe etsin serseri. "ayy burası çok sıcak olduuuuu" iyi saatte olsunlar şekerim de, biraz daha yellenirsen o yelin ben olucam, tepende tokat gibi biticem haberin olsun! sevgililerini, hezimetlerini anlatır bi erkek gözüyle sevgilimden fikir almak ister, benimki de iyininin önde gideni olduğundan bu durumdan zerre art niyet gözetmeden, "gel canım benim istersen omzumda ağla" diye (mesela) tesellilerde bulunur, beni deli eder. ahh şimdiki kafam olacak o karıların ağızlarını ikiye ayırmazmıydım! şortla, mini etekle akşamın köründe evin ortasında arzı endam etmek ne demek ben sormazmıydım!

yıllarca o kadar çok dua ettim ki "Allahım ne olur bi gün kendi evim, düzenim olsun. kimseyle uğraşmadan, kendi döktüğümü kendim toplayarak yaşayıp gideyim. koyduğum şey yerinde kalsın. benim temizlediğimi başkası kirletmesin. özel eşyalarıma kimse dokunmasın. evim sigara kokmasın. içeri girince mis gibi temizlik kokusu duyayım artık. yatağımda benden başka kimse yatmasın, yastığımda kendi kokum sadece.." Bi gün olacağını biliyodum ama bunu çok bekledim. Tüm pasaklı ev arkadaşı olanlara müjde, bi gün tüm bunlar bitecek. bütün ev arkadaşlarını sadece bir rüyanın içindeki ufak detaylar gibi anımsayacaksın. sadece ufak bi detay.. ayrıca pasaklılık kötüdür, sensin kötü!




4 yorum:

Adsız dedi ki...

"Nazar Etme ne olur" taşı yerine ulaşmıştır, bilginize :)))

Heidi dedi ki...

ayrıca bakınız: diğer yazılarım. ;) teessüfü bi borç bilirim.

Tatsız Çilek dedi ki...

Okurken eğlendim. Sen zorlanmışsın,ama burdan okuyunca komik.:p

Heidi dedi ki...

ömrümü yediler ömrümü! :))