HAYATINIZ, ESAS KAZANMANIZ GEREKENİ GÖZDEN KAÇIRARAK GEÇİYOR OLABİLİR
Hayatta her zaman kazananlar ve kaybedenler var. Değişmeyen kural; kaybedenlerin, hiçbir zaman kazananların kazanmasını istememesi. Kazananlar da kaybetsin diye ellerinden geleni yaparlar.
Herkesin hayattan farklı beklentileri var. Aslında hepimiz sadece mutluluğumuzun peşindeyiz. Farkı yaratansa, o mutluluğa hangi yolla ve hangi bedellerle ulaşıldığı. Herkes kazanmanın peşinde. Kazanmaya bazen o kadar çok odaklanabiliyoruz ki, kazanırken kaybettiklerimizin farkına varamıyoruz.
Kazanmak dendiği zaman size neleri çağrıştırdığını bir düşünün. Aklınıza ilk gelen şeyler, muhtemelen hayatınızın şu anki evresinde eksikliğini en çok hissettiğiniz şeyler olacaktır.
Hayatında maddi sıkıntılar ön planda olan bir kişinin ilk aklına "para kazanmak" gelirken, maddi hiçbir problemi olmayan bir kişinin hayatında kazanmak istediği şey "sevgi" olarak belirleniyor olabilir.
Yaşamını lüzumsuz ilişkilerle veya ilişkisizlikle geçiren bir gencin kazanmaktan ilk anladığı şey "iyi bir kısmet" olacaktır. Kendi hayatını üretimsiz bir boşluk haline getirmiş ve kendi hayatında yaşayacağı hiçbir şey bulamadığı için çocuklarının hayatını yaşamaya karar vermiş bir ev hanımının, kazanmak dendiğinde ilk aklına gelen "çocuğunun iyi bir okulu kazanması" olurken, kendi hayatını sevgisiz bir boşluk olarak yaşayan orta yaşlı bir kadının tek kazanmak istediği "iyi bir gelin veya iyi bir damat" olabilir.
Bazılarımız ünvanların peşinde, bazılarımız kariyerlerinin. Kimisi şöhret kazanmanın, kimisi ise saygınlık kazanmanın yollarını arıyor.
Bunların hangisini kazanırsanız kazanın, bir şeyler eksik kalacak ve savaşınız devam edecek. Çünkü esas kazanmanız gerekeni gözden kaçırıyorsunuz. Kendi kişisel bütünlüğünüzü kazanmadıkça içiniz huzura kavuşmayacaktır. Kendi özünüzdeki zaafları göremedikçe, uğraşınız sürecektir. Ruhunuzda iç barış olmadığı sürece kazanmak basit bir kendi kendini tatmin aracı olmaktan öteye gidemeyecektir. Kendi özünü sevme noktasında zorluğu olan insanların, kazandıklarını sindiremediklerini ve kazandıklarını dünyaya ispat etme çabası içinde huzursuzluk çektiklerini ve çektirdiklerini gözlemliyorum.
Kaybedenler Kazananların Kazanmasını Asla İstemez
Para ve maddi zenginliğe kavuşmuş bir kadının, girdiği ortamlardaki kendisine ayrıcalık beklentisi ve bunu bulamadığı anlardaki öfkesi; sahip olduklarını sergileyebilirme çabası, güç gösterileri, kişisel bütünlüğüne ulaşmak için alması gereken uzun bir yolun olduğu gerçeğinin göstergeleridir.
Tuttuğu takım şampiyon olduğu zaman evinin bahçesine çıkıp havaya silahla ateş eden adam, kendisi statü de kazansa, takımı kupa da kazansa, şehirli olamamanın getirdiği iç ezikliğine başkaldırışını mermilerle seslendirmeye çalışıyordur.
Belli bir hayat alanında kazanırken, aslında kendi iç doyumunda kazanamadığını hisseden insanlar tehlikelidir. Bu insanlara karşı çok dikkatli olun, hatta mümkünse onlardan uzak durmaya çalışın derim.
Kendi iç bütünlüklerini kazanmış ve kendileriyle barışık insanların ise görünüşte zengin, güzel, başarılı veya güçlü görünmemeleri hiç önemli değil, onlara güvenebilirsiniz. Onlardan size kötülük gelmez.
İnsan ilişkileriyle uğraştığım on yedi yıllık hekimlik hayatım, bana insan doğası ile ilgili çok önemli bir gerçeği öğretti: Hayatta her zaman kazananlar ve kaybedenler var. Değişmeyen kural ise "Kaybedenler, hiçbir zaman kazananların kazanmasını istemezler. Kaybedenler, kazananların da kaybetmesi için ellerinden gelen her şeyi yaparlar."
Hepinize zaaflarınızı kabul edebilme becerisini gösterip, iç bütünlüğünüze inandığınız, bunun hayattaki en büyük kazancınız olduğunu bilerek başkalarının da kazanmasından zevk almayı becerdiğiniz bir hafta diliyorum.
Yazan: Dr. Ümit YAZMAN - vatanim.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder