Haldun Dormen dedi ki geçen pazar...
Işıl ışıl bir öğleden sonraydı hafta sonu... Mustafa abinin (Alabora) bir ömür yeşile bakan yaz evinde, güneş oynaş oynaş mavi havuzun üzerinde...
Bizlerse havuz kenarındaki öğle yemeği masasının etrafında... Derya Karadaş, Mehmet Turgut, Mustafa Üstündağ’la eşi, ben, Elif, Cem... Göksel Kortay bir köşede elinde i-Pad bir yazı okuyor... Mustafa abi yağlı boya tablosunun başında, resim yapmakta... Banu Zeytinoğlu köpekleri Hüsrev ve Dayı ile mücadele etmekte... Haldun Dormen sardunyaların yanındaki koltukta elinde bir bulmaca...
Masadaki karpuz, kafamdaki hasır şapka, eteğimdeki çiçek deseni, Mehmet’in Mustafa abiyle uğraşması, Mustafa abinin Haldun beyle şakalaşması... Göksel hanımın müdahalesi... Soğuk su doldurduğum bardağın sıcakta terlemesi...
Ben miydim bir zaman önce “bitecek mi bu karanlık” diye düşünen sahi?
Göksel hanım “Bir İngiliz filminde gibisin İclal bu şapkayla ve elbiseyle” dedi...
Sonra onlar sohbet ederken... Anımsadım da... Mustafa abi Banu’ya “Hüzün var bu kızın gözlerinde, ilk kez gördüm” demişti benim için bir akşam...
Başını kaçırdığım sohbetin ortasında Göksel hanım bana döndü “Haldun çabuk geçer olayların üzerinden, sayfayı çevirir ve devam eder” dedi...
Haldun Bey “öyle” dedi... “Bak yaz başladı geçiyor bile... Vakit kısa... Çevir sayfayı, çevir çevir...”
İclal Aydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder