27 Haziran 2012 Çarşamba

Sen Şimdi Gidecen ya Cehennem’in Dibine Git



Fi tarihinde adamın biri bir kızı sevdi. Kız adamı hiç sevmedi. Adam kıza sürekli güzel sözler söyledi. Kız adama hiç güzel söz söylemedi. Adam çok üzüldü. Kız hiç oralı olmadı.
Adam kızı bırakmak istiyordu; ama bırakamıyordu. Çünkü bırakmaya kalktığında içinde, tam göğüs kafesinin altında derin bir sızı oluşuyordu.
Canı yanıyordu. Kıvrana kıvrana ağlıyordu her gece. Söylediğine göre ölüm acısı gibi bir acıydı kızın ona çektirdiği. Aldı başını gitti adam. Bir adamla karşılaştı. Nerede olduğunu karşılaştığının kim olduğunu bilmiyordu adam. Aklı gitmişti.

-Senin derdin nedir?
Diye sordu yabancı adama. Adam uzun uzun anlattı. Zaten kimi görse ona anlatıyordu derdini.
Yabancı tam 40 gün 40 gece dinledi genç adamı. 40. gün sordu adam yabancıya,
-Sen kimsin?
Gülümsedi,
-Kim olduğumu boş ver! Sen sadece dediğimi yap, bütün acıların dinsin.
Dedi.

Adam sessizlerin en sessizi oldu bir anda.
Yabancı anlatmaya devam etti:
- Bak delikanlı. Senin de içinde tıpkı diğer insanlarda olduğu gibi, sevgi diye bilinen bir yaşam kaynağı var ve sen sevmek zorundasın. Kimi sevdiğin önemli değildir. Sevgin önemlidir. Sevgini bir şeye yansıtmazsan şimdi olduğu gibi her gece kıvranmaya ve acılar çekmeye devam edersin. Bağrın kanar. İçinde tarifsiz bir boşluk oluşur.
Dedikten sonra sırtında taşıdığı ve üzerinde ‘Kashna’ yazan o çantadan minik siyah bir taş çıkardı.
-Al bunu. Bunu sev sevilmediğinde. Buna anlat dinlenilmediğinde. Bununla dertleş dostların kaybolduğunda. Bunun adı ‘Bağır Taşı’ ihanet etmeyen, hep dinleyen hiç gitmeyen. Sadakatiyle tüm sevgililerden daha sadık olan, aldatmayan o taş bu. Önce buna inan. Sonra canını sıkan biri olursa zihnindeki o cehenneme yolla onu ve bas bu taşı bağrına, bununla dertleş.
Bununla konuş. Tüm sıkıntıların bitecek…


Erdal Demirkıran

Hiç yorum yok: