30 Haziran 2014 Pazartesi

Anlaşılmak anlaşılmamak kadar rahat


Tanrım suratsızlığıma tahammül edecek ve beni hayret bir şey güleryüzlü zannedecek, beni iyi huylu, beni hayatı değiştirecek denli orijinal bilecek insanları karşıma çıkardığın için sana çok teşekkür ederim. Bir gün hayat(ım) mebzul miktarda değişirse yaptıklarımın neticesinde, biraz da onların sayesinde.




Bana "bu kız tam bir şahsiyet" diyen insanlar için, çünkü kafama bağladığım kolyelerden, gazilyon adet bilezikten kolumdaki ve heybemdeki kelimelerden etkilenip çok cins biri olduğumu zannettiler. Ve onlara sırf bu zanları için ezel ebet minnettar olduğumu hiç bilmediler. Bana nadir rastlanan bir çiçek (öğh), bir iklim (eh), bir kader (ah) gibi davrandılar. Bense sadece yaşadığımı anımsatan sohbetler yapmak istedim.

Tanrım çocukluklarımı affeden bütün yüce gönüllüler için sana müteşekkirim. Benim ne kadar ufak, benim ne denli yarım, benim ne denli kaygılı bir kadın olduğumu anlamayan cümle beşer için. Onları söz oyunlarıyla, metaforla, yazıyla şu ankinden daha muntazam olduğuma inandırdım. Tanrı'm herkes kadar dağınığım, bunu anlamalarına izin vermediğin için... Teşekkür ederim.


Sana ama en çok Tanrı'm, kim olduğumu anlayan insanlar için minnettarım. Yaramı görmeselerdi merhem, kuraklığımı bilmeselerdi bana sağanak olamazlardı çünkü. Yolumda durmasalar pusulamın bozulduğunu, sohbete kalmasalar sesimin kısıldığını anlamazlardı. Bana güneş, bana sıcak, bana Barselona, bana Kaş olmazlardı. Her düşüşümde, her dönüşümde bana katılmazlardı, anlamasalardı. Gözlerimin ortasındaki kartala, avuçlarımdaki balinaya dokunmasalardı. Beni sevemezlerdi. Beni umuda çeviremezlerdi. Görmeselerdi. Gördüler ama, gördüler ki ben bugün olduğum kişiyim. Tanrı’m, sana bu hafiflik için çok teşekkür ederim.


Tanrı’m, sana incelikli ağlayışım, durduk yere alınışım ve bu yaşım için de... çok teşekkür ederim. Fakat bir yandan da, bu yaş ne zamandan beri benim? Hani benim ümitlerim, hayallerim, dualar ile temenni ettiklerim? Hani yirmi altı yaşımın mükafatı, hani benim bir sene evvel iyi işleyen demirim? Bak işimde birinci yılımı doldurdum, bak yüzdüm yüzdüm sonuna geldim başka bir mastırın. Bak taşındım, affettim ve anladım ve bak artık unuttum durgunluğumu. Bak uykusuz kalıp yazdıklarım, bak yaşadıklarımdan arttırdıklarım. Haydi hani benim yapacağıma ant verip planladıklarım? Bu kararsız karışıklık kimin? Ben bu karışıklığı hani tanışıklığın tavsiyeleriyle çözeceğim?


Tanrı'm, sana yoluma gönderdiğin tüm insanlar için teşekkür ederim, tüm hayatlar için. Kimsem bu abiste, nasıl düğümsem, ne biriktirdiysem bu absürt arazisinde yaşamın, onlar sayesinde edindim.


Sana bu tesadüfler için çok teşekkür ederim.


New York


Dilara Omur


Fotoğraf: Frida Kahlo 

11 Ocak 2014 Cumartesi

Bora’nın Kitabı

Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken… Daha sonra yüzleşirken… Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda… Kendimle barışırken… Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken… Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken… Yoruldum!”

Ayşe Kulin - Bora’nın Kitabı