28 Şubat 2013 Perşembe

La-Sonsuzluk Hecesi


“Elini göğsünün üzerine koydu ve şöyle devam etti;
Sanki dedi, bak tam şuramda, sol yanımda eksik bir şey var. Bu kadarla da kalmıyor, o eksiklik bütün ruhuma doluyor. Ne yapsam eksilmiyor, ne yapsam dolmuyor.”

Nazan Bekiroğlu - La-Sonsuzluk Hecesi

26 Şubat 2013 Salı

Alıntı - Bukowski

Aylarca tedavi gördüm, insanı ölümden bile medet umamayacak hale getiren iğnelerle her yanımda açılıp konuşmak isteyen ağızlar gibi beliren irinli baloncukları patlattılar, aylarca, Bir hemşire yaptı bunu. Otuz yaşlarında yumuşak etli bir kadındı. Bayan Ackerman. Benden iğrenmiyordu. Bu beni çok etkilemişti. Ondan hoşlanıyordum. Bayan Ackerman bana şefkat gösteriyordu. Çok uzun bir süre bir boka yaramadı tedavi. İnsanlar sokakta benden korkuyor, gözlerini indiriyorlardı. Zaten onlardan merhamet veya herhangi bir şey istediğim yoktu. Bana yatacak bir kadın verin ve biraz viski, dünyanın en mutlu adamı olurdum. Bunun için biraz beklemem gerekecekti.

Bukowski

Kürtaj

Boşaltılmakta olan bir havuzdaki girdap gibi dönmeye başlayan mavi gözlerinden bir anda yaşlar boşandı.
"Bu kitap bedenimle ilgili" dedi. "Ondan nefret ediyorum. Benim için çok büyük. Başka birinin bedeni bu. Benim değil."
Elimi cebime sokup içinden bir mendil bir de çikolata çıkardım. İnsanlara kederli veya endişeli olduklarında her şeyin yoluna gireceğini söyleyip bir de çikolata ikram ederim. Bu onlar için sürpriz olur ve kendilerini daha iyi hissederler.

Richard Brautigan, Kürtaj

16 Şubat 2013 Cumartesi

Tutunamayanlar

Yanında yatan karısına baktı: Nermin'in vücudu, yorganın kıvrımları arasında kaybolmuştu; yalnız saçları görünüyordu. Yorgan hafifçe inip kalkmasa, yatakta canlı bir varlık olduğunu anlamak zordu. Belki de gerçekten yoktur; yanında yatan, bir saç demetinden ibarettir. Yorganın altından elini uzatarak karısının tenine dokundu. Yazık; insanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor. Karısına sırtını döndü, kolunu yataktan aşağı sarkıttı. Hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir. İnsan, can sıkıcı bir saç demetidir, ben de akılsız bir robotum. Uyuyakaldı.

Oğuz Atay - Tutunamayanlar

10 Şubat 2013 Pazar

Kürk Mantolu Madonna


Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor da, kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlanışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde "bu böyle olmayabilirdi" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

Ceza

Televizyona bakan bir çocuğun yüzü beni korkutuyor. Daha doğrusu, küçük ya da büyük, televizyona bakan herkesin yüzü beni korkutuyor; totemin karşısında hareketsiz, pasif, ama çocuklarda beni daha çok etkiliyor. Yarı açık ağız, hipnotize gözler: Onunla konuştuğunda seni duymuyor; dokunduğunda fark etmiyor. Trans halinde, uyumuyor ama uyanık da değil, seri olarak imal edilmiş heyecanları tüketiyor. Çocuklar bizim -kaç yıl önce?- okurken keşfettiğimiz görüntüleri hazır olarak alıyorlar. Ben çocukken evde kalmak bir cezaydı.

Eduardo Galeano

8 Şubat 2013 Cuma

Budala

Sıradan insanlar diğer bütün insanlar gibi bunlar da iki gruba ayrılırlar: "dar kafalılar" ve ''kafası daha çok çalışanlar". İlk gruptakiler her zaman daha mutludur. Dar kafalı bir ''sıradan'' insan için kendisinin sıradışı ve alabildiğine özgün bir insan olduğunu düşünmekten ve en ufak bir kuşkuya kapılmaksızın bunun keyfini sürmekten daha kolay bir şey yoktur. Saçlarını kısacık kestirip mavi gözlük takmak ve kendilerini nihilist olarak adlandırmak bazı genç kızlarımıza kendi "inanç"larına sahip olmak için yetermiş gibi geliyor. Bir bakıyorsunuz, yüreğinde insanlığın yararına olacak küçücük bir düşünce doğan biri, hemen kendini kimselerin hissetmediği şeyleri hisseden, genel gelişmenin önünde giden biri gibi görmeye başlıyor: ya da her nasılsa herhangi bir düşünceyi benimsemiş ya da başı sonu belli olmayan bir kitaptan bir sayfa okumuş biri, bir bakıyorsunuz bunların ''kendi kafasından doğmuş düşünceler'' olduğuna inanıyor. Burada karşımıza çıkan şeyin adı, tabiri caizse eğer, saflıktaki küstahlıktır ve gerçekten de insana dudak uçuklatan bir düzeydedir.

Budala - Dostoyevski

3 Şubat 2013 Pazar

Yalnızlık

Yalnızlığımın başkalarnın yalnızlığından derin olduğunu sanmıyorum.
Herkes yalnız ve tek başına. Her birimiz birer bilmeceyiz ve binlerce örtüyle örtülüyüz, yalnız bir insanın diğerinden, birinin yalnızlığını anlatması ve diğerinin kendine saklaması dışında ne farkı var.
Konuşmada rahatlık, sessizlikte biraz erdem var.

(Halil Cibran)